12 Eylül 2012 Çarşamba

SÜPER CERRAH KUKLA

Bu kuklayı bir cerraha yapmıştım. O zamanlar blog yazma gibi bir fikrim yoktu, o yüzden sadece anısı olsun diye fotoğraf çekmiştim. Fotoğraflar kötü, mazur görün lütfen.
Ama kukla fena olmamış di mi :)
Cerrah ya, eline kretuar ucu tutturdum neşter hesaaabı!





23 Ağustos 2012 Perşembe

NEFİS CAM TEPSİ VE VINTAGE KAŞIKLIK

Geçmiş şeker bayramınız kutlu mutlu olsun efendim.

İşte yeni mutfak güzelleri. İlk olarak cam tepsi huzurlarınızda; insan kendi yaptığı şeye nefis demez ama (bkz. başlık) ben zaten peçetenin görüntüsüne nefis dedim. Renklerine bayıldım. Hatta aklımdan "ben buna birkaç parça daha ekleyeyim takım olsun" fikri geçmedi değil, ilk boş vakitte (boş vakit?!) yapılacak.
Tepsinin alt tarafına peçeteler kesilip yapıştırıldı, üzerine enamel boya üç dört kat ponponlandı ve son olarak kat kat sprey verniklendi.
Peçeteler alttan yapıştırıldığı için camın pırıl pırıl dokusu çok hoş görünüyor, maalesef nerde gördüğümü hatırlamıyorum ama sanırım yabancı bir blogda vazoya da iç kısmından peçete yapıştırmışlar ve nefis bir görüntü çıkmıştı ortaya, desenin üzerinde camın doğal parlaklığı çok hoştu.
Buyrun fotoğraflarımıza :




Ve şimdi de vintage kaşıklık. Göreceğiniz üzere vintage'dan kısmadım, verdim vintage'ı, verdim vintage'ı!








7 Ağustos 2012 Salı

NELER VAR NELER...

Başlığın devamını maydanozlu köfteler şeklinde devam ettiresim geldiyse de kendimi tutmasını bilirim!

Yepisyeni ekmekliğimizi bitirdim, ben bu ekmekliği pek sevdim. Kullandığım resmi, üzerindeki yazıyı, Adana şişlerden yaptığım çitleri velhasıl heryerini pek sevdim.
Yapım aşamaları : Ekmekliği iki kez boyadım, zımparaladım tekrar boyadım. Dekupaj tekniğiyle resmi yapıştırdım. Hamurla kabarttım, üst kısmına çin çubuklarıyla noktalar yaptım. Dört kat sprey vernik geçtim.

Bilgisayarınızın renk ayarında sorun yok, o tamamen benim soluk benizliliğim!
Yukarıdaki resimde görülen yer evimizin salonu, yani bir zamanlar salondu, misafir gelecek diye ödüm patlıyor çünkü o zaman bütün boya, fırça, kukla malzemeleri, keçeler ve daha bilumum (bu resimdeki buzdağının görünen kısmı) malzemeyi yatak odasına taşımam gerekiyor. Oda tamamen dolunca kapıdan yatağa uzuuunca bir zıplayış gerekiyor.
Ah bir atölyem olsa nırınırı nırınırı nım. (Ah bir zengin olsam melodisiyle okuyunuz)







Bu da duvar panosu. Artık mutfağımın başka mutfaklarla karışma riski kalmadı! Saçma tabi, aslında "Melike'nin Neşeli Mutfağı" olacaktı ama harfler arttıkça o minicik fontları hamurla kesmek zorlaştı, ben de yazıyı kısalttım. Böyle de komik oldu, bakıp bakıp gülüyorum.
Yazı panosunda çatlatma tekniği var, yazılar ve resmin ortası hamurla kabartma, kenarlar yağlıboya eskitme.


Bir de tepsi var, antik eskitme görüntüsünün çok da hastası değilim ama yapması acayip zevkli, "sür sil, sür sil, aa ne güzel oldu" konseptli bir çalışma.
Antik eskitme, dekupaj, 100 kat vernik teknikleri uygulandı efendim.


Bir dahaki yazıya kadar sağlıcakla ve esen kal ey sevgili okur.

5 Ağustos 2012 Pazar

ECE AYMER CRAFT HOUSE

Teşekkür ederim...

İçeri ilk girdiğim anda, beni ilk kez görmesine rağmen uzun yıllardır görmediği dostunu görmüşçesine sıcak ve sevgi dolu karşılayan, ayrıldığım ana kadar hep güleryüzlü ve destekleyici olan sevgili Buket Hanım'a...

Gün içinde belki yüz kere benim "Hocaaamm bu nasıl olacak, hocaaaamm şunu nasıl yapayım" konseptli sorularıma maruz kaldığı halde sabredip, bıkmadan öğreten, yetenekli hocam Seden Hanım'a...

Her an her türlü yardıma hazır, nefis yemekler ve süper yol tarifi yapan, hep sıcak davranan Nalan Hanım'a...

Sakinliği, duruluğu, güleryüzü ve nefis kızıl saçlarıyla beni kendine hayran bırakan Ayşen Hanım'a...

Yaşam enerjisi, esprileri, dobralığı ve içtenliğiyle çok sevdiğim Ayşegül Hanım'a...

Her an yardıma hazır, yaratıcı, eli çabuk, güleryüzlü Nagehan Hanım'a...

Birlikte fazla vakit geçirme imkanımız olamadığı için üzüldüğüm Füsun ve Asuman Hanımlara...

Ve tabi ki yaratıcılığı, becerisi, sakinliği ve zekası ile bana "Bu işi ya ondan öğrenirim ya hiç öğrenmem" dedirtip, İstanbul'dan Ankara'ya iki kez geliş nedenim ve üreten bir kadın olma çabamda önemli yeri olan Ece Aymer'e...

Yani hepinize, çok teşekkür ederim.

Orada bulunduğum sürece sıcak ve sevgi dolu ortamınıza dahil olmaktan çok mutluluk duydum. Bana evimden uzakta olduğumu hissettirmediniz. Böyle bir atölyenin bir süreliğine de olsa bir parçası olmak çok güzeldi.





18 Temmuz 2012 Çarşamba

ŞİŞMANIMIZ ZAYIF OLARAK GÜNCELLENDİ

Bu kuklaları çok severek, özenerek ve de eğlenerek yaptım. Gayet manalı bir hediye olarak, gece yarısı uyumak üzereyken aklıma geldi. Hediye edilen kişi tarafından çok beğenildi, yerlere göklere konamadı, emeklerime değdi :)
Fotoğraflar iyi değil ama idare edilir...

Yapım aşamasındayken


İşte şişmanımız, çok sevimli değil mi ama?
 Zayıflamış hali!
 Çizmeler nasıl ama?

Ve yerlerine yerleştiler..


16 Temmuz 2012 Pazartesi

DUVARLARA CİLA..

Cici bici işler de yapıyorum canım, hep vampir, hep cadı nereye kadar...
Mesela bakınız aşağıda hanım hanımcık yaptığım ahşap boyama işler.

Bunu pek sevdim. Şu christmas, kardan adam, noel baba, yeşil-kırmızı temalı işler hep mutluluk verici oluyor öyle değil mi sevgili okuyucu? İnsanın içinden hoppidi guppidi zıplayarak yürümek geliyor.


Kabartmalar için bir de yandan foto :)


Sonra yine hanım hanımcık çalışmalardan biri, kelebeksever bir kişi olduğumdan mavi salona uygun bir duvar panosu : Rölyef stencil, kumaşla doku verme teknikleri kullanıldı. (Rölyef de bildiğin inşaat malzemesi gibi bişey bu arada)


Vee son olarak leziz bir çalışma; süt güğümü :) Bu galvaniz işi pek hoş, inekli, tavuklu resimlerle de çok iyi gidiyor :)

Hamur kabartma...



13 Temmuz 2012 Cuma

CADILI MADILI

Geçen ay nefis bir tesadüf sonucu uzun zamandır takip ettiğim Ece Aymer'in Ankara'daki atölyesinde dört günlük kurs alma şansı buldum. O güzel, cicili bicili, dantelli, puantiyeli işlere hayran olarak gittiğim atölyede ben ne yaptım dersiniz? Buyrun burdan yakın:


Örümceği küçük oğlumun oyuncakları arasından yürüttüm

 Mum eskitme denilen bir teknikle eskimiş görüntü sağladık.

 Özel hamurla kabartıp üç boyutlu görüntü elde ettik.

Yazımızı anneannemin yemek yaptıktan sonra sorduğu soruyla bitirelim:
Çok mu güzel olmuş? :)

12 Temmuz 2012 Perşembe

HERR GUNTER MÜLLER

Kukla yapmak nerden aklına geldi diye sordu herkes ilk duyduğunda. Yeni olmasına rağmen hiç hatırlamıyorum nerden aklıma geldi. Bende bazen kayış kopuyor, kafa boşa dönüyor, o anlara denk geldi herhalde. Nerden geldiyse geldi, pek iyi etti. Zira ne zevkli uğraş... Atölyede olduğum zamanlar çok mutlu oluyorum, o üç saat ne zaman uçup gidiyor hiç anlamıyorum. Zor zanaat hem de. Dışarıdan bakıp "Ay ne sevimli, ben de yapayım hemen" dediğin iş üç ayda bitiyor. Tabi bu esas oğlan/esas kız tipi kuklalarda böyle. Bu kuklaları yaparken heykeltraşlık da yapıyorsunuz, keçe işi de öğreniyorsunuz, ressamlık, terzilik ve  marangozluk da yapıyorsunuz, vallahi abartmıyorum. Bunun dışında çeşitli kuklalar da var ama onlar başka yazının konusu...
Kukla yapmayı Su Sanat'ta öğreniyorum. Orada Asuman Sübay isimli çoook sevdiğim, şahane bir hocamız var. İşte onun sayesinde ortaya çıkan ilk kuklam saygıdeğer beyefendi Herr Gunter Müller!


Kilden modelleme

Modellemede son durum

Dikiş, nakış :)

Son rötuşlar

Vee mutlu sonn :)

Balkonda otursun, güneş romatizmaya birebir!